Yaşar Kemal ve Çukurova

Gözümüzün önüne, bir deri bir kemik köylü delikanlının biri çıkacak. Adı Kemal Sadık Göğceli. Hamite köyünden gelmedir. Dağ bayır dinlemez, köyünden, dağ köylerinden, obalardan, ovalardan, kasabalardan ikide birinde kopup gelir Adana’ya, çöker önümüze, ağıtlar, türküler…

Yaşar Kemal ve Çukurova
A+
A-
26.12.2022
508

Çukurova’nın yetiştirdiği yazarlar arasında, yetiştiği yere doğası, insanları ve sorunlarıyla en çok bağlı kalan bir yazarımız Yaşar Kemal. Abidin Dino onu, ilk tanıdığı zamanki Çukurova delikanlısı olarak şöyle çiziyor: “Gözümüzün önüne, bir deri bir kemik köylü delikanlının biri çıkacak. Adı Kemal Sadık Göğceli. Hamite köyünden gelmedir. Dağ bayır dinlemez, köyünden, dağ köylerinden, obalardan, ovalardan, kasabalardan ikide birinde kopup gelir Adana’ya, çöker önümüze, ağıtlar, türküler, destanlar serer buruşuk, sarı kâğıtlar üstüne yazılmış.”

Yaşar Kemal’in yazınla ilişkisi işte bu delikanlılık yıllarında derlediği ağıtlar ve türkülerle başlar. Kendisi de halk yazım’ndan yararlandığını “Halk edebiyatımızdan faydalandım. Çok şey öğrendim. Bu çağda, halk kültürü bir sanatçı için yabana atılacaklardan değil.” sözleriyle belirtmiştir.

Yaşar Kemal, kendisine ilk yazın tadı veren ağıtlar ve türkülerin etkisiyle şiir yazmaya başlar. Yalnız halk ürünleriyle ilgilenmekle kalmamış, İstanbul’da yayımlanan hemen hemen bütün dergileri okuyarak çağdaş ozanları tanımış, Batı’lı yazarlardan Stendhal, Balzac ve Flaubert’i okumuştur.

Doğanın, bütün ağırlığıyla insanı etkilediği Çukurova ve Toroslar Yaşar Kemal’e önce şiir yazdırmıştır. Çukurova’nın kendisi için hiç bitmeyecek bir kaynak olduğunu, kendisine sorulan “Bazıları Çukurova konusu bittikten sonra Yaşar Kemal duracak diyorlar ne dersiniz?” sorusuna verdiği yanıttan öğreniyoruz. “.. .Çukurova biterse ne demek? Çukurova biter mi? Koskocaman bir memleket parçası.”

Yaşar Kemal bu hiç bitmeyecek Çukurova’nın nelerini konu yapmıştır romanlarına? Önce şunu belirtmek gerekir ki, Yaşar Kemal okuyucuya Çukurova’nın sorunlarını duyurmuş, insanlarını, doğa yapısını ve özelliklerini tanıtmıştır. Romanlarına seçtiği konular, onun “Milli Edebiyat” anlayışını, “sanat eseri” düşüncesini yansıtır. Ona göre “Milli Edebiyat, önce kendini, sonra komşunu, sonra köyünü, sonra bölgeni taklit etmeden özüne uygun biçimle söylemek, yapmak”tır. “Sanat eseri” ise “bütünüyle bir düşünceyi savunur. Bir diyeceği, sözü vardır.” Yaşar Kemal’in romanlarında işte bu özellikleri buluyoruz.

Yaşar Kemal, romanlarında, Çukurova’da birbirinden ayrılmayan halkı ve toprağım bir bütün olarak ele almış, halkın hem sevinç kaynağı hem de sorunlarına temel kaynak olan toprak yüzünden çıkan olayları aktarmış okuyucuya. Bire kırk—elli veren Çukurova toprağı, yıllarca sürecek olaylara yol açan “toprak ağalığı”nı ortaya çıkarır. Toprak ağalan köylünün toprağım elinden alabilmek için her yolu denemişlerdir. İşte Toroslarda eşkıyalık bu yüzden, halkın elinden toprağını almak için başlamıştır.

KAYNAKÇA : ÖNERTOY Olcay, Yaşar Kemal ve Çukurova.

Bizi Takip Edin

Diyariedebiyat ailesi olarak sunduğumuz paylaşım ve içerikleri yakından takip etmek için sosyal medyada bizi takip edin.

📌İnstagram hesabımızı takip etmek için tıklayın.

📌Facebook grubumuza katılmak için tıklayınız.

Yıldız vermeyi unutmayın 😉
[Total: 0 Average: 0]
Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.