İHSAN OKTAY ANAR’IN “PUSLU KITALAR ATLASI” ROMANINDA METİNLERARASILIK

İhsan Oktay Anar tarihi, mistik tavrı, gerçek ve kurgunun arasındaki çizginin belirsizleştiği romanlarıyla dikkat çeken bir yazardır. Yayınlanmış yedi kitabı da metinlerarasılık bağlamında … Puslu Kıtalar Atlası romanı

İHSAN OKTAY ANAR’IN “PUSLU KITALAR ATLASI” ROMANINDA  METİNLERARASILIK
A+
A-
29.12.2022
920

“Kör ve sağır olmama rağmen seni hem görüyor, hem de duyuyorum oğlum” dedi… aslında seni görüp duymaktan da öte, hem seni, hem de içinde yaşadığın dünyayı düşünüyorum… sizler, hepiniz, içinde yaşadığınız dünya, Konstantiniye, her şey sadece ve sadece benim düşüncemde varsınız…. “her şey ben ve benim düşüncelerimden ibaret olsa da bu dünyada yaşamak zevkli bir şey” diyordu, “sen! oğlum! Sen benim zihnimde bir düş, bir düşüncesin. Bana şu anda dokunuyorsun… Ama ben sana dokunamıyorum. Çünkü düşlere dokunmak mümkün olabilir mi?” (Anar, 2009: 127).

İhsan Oktay Anar tarihi, mistik tavrı, gerçek ve kurgunun arasındaki çizginin belirsizleştiği romanlarıyla dikkat çeken bir yazardır. Yayınlanmış yedi kitabı da metinlerarasılık bağlamında dikkate değer özellikler taşıyan yapıtlardır. Yazarın “Puslu Kıtalar Atlası” romanında kurgu, metinlerarası tekniklerin bilinçli ve özgün kullanımının açıkça gözlenebildiği tipik örneklerle oluşturulmuştur. Anar’ın “Puslu Kıtalar Atlası” romanının masallarla, dini metinlerle, felsefi akımlarla iç içe geçmiş yapısı üzerinde metinler arası özellikler mevcuttur. “Anar’ın romanları; adlarından kullandıkları dile, doğaüstü olaylara dinsel ve alegorik unsurlara yer veren içeriklerine, düşünsel derinliğine, kişilerin simgesel kimliklerine, geleneksel formlara ve söz kalıplarına yer veren üsluplarına, ilk bakışta bağımsız gibi görünen ama sonradan ustaca bir birine bağlanan iç içe geçmiş öykülerine, mizahi ögelerle beslenen ironik üslubuna göre” birçok faklı kategoride değerlendirilebilecek yapıdadır.

Onun romanlarındaki belirsizleşen zaman ve mekân, dili kullanma biçimindeki radikal tercihler, yeni tarihselciliğe yaklaşan tarihi yorumlama biçimi; onu postmodernin Türk romanındaki en önemli temsilcilerinden biri konumuna getirir. “İhsan Oktay Anar’ın metinlerindeki çok kültürlülük ve çok seslilik, onları klasik roman kurallarından tamamen uzaklaştırır. Yazarın romanlarının dokusunda tarih, felsefe, psikoloji, fizik, matematik, coğrafya, teoloji, mitoloji, halk bilim, müzik, resim, sinema gibi çok çeşitli disiplin ve alanların yanı sıra özellikle geleneksel anlatı türlerinin etkisi belirgin bir şekilde hissedilir. Anlatım mitler, destanlar, masallar, efsaneler, menkıbeler, halk hikâyeleri, meddah hikâyeleri, kıssalar, seyahatnameler, mesnevîler, tezkireler, vakayinameler ve kutsal metinlerle o derece iç içe geçmiş ve kaynaşmış durumdadır.”

İhsan Oktay Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası’nda aslında Bünyamin için düşündüğü durum, onu yaratıp kurgunun içine atmak ve sonuçlarını gözlemlemektir. Fakat bilinçli bir tercihle Bünyamin bu yükü kaldırabilecek kadar kuvvetli bir roman kişisi olarak yaratılmamıştır. Bünyamin’in silikliği ile Puslu Kıtalar Atlası’nda roman kahramanının sıradan bir insan olmasının gerekliliği üzerine kinayesini kurar. Aslında romanın başındaki Uzun İhsan Efendi’nin tercihi de kahraman olmaktan kaçınan bir konumdadır. Zira romanın başında Bünyamin’in dayısı Arap İhsan gerçekten maceralara atılıp hayatı yaşarken Uzun İhsan Efendi rüyasında kıtaları dolaşıp atlas yapmayı seçmiştir. Bu durum yazar ve sıradan bir insan arasındaki farkı vurgulamaya yönelik bir stratejidir. Sıradan biri yaşamın içinde olmayı tercih ederken, yazar bir masanın başına geçip hayal kurmayı tercih eder. Yani Arap İhsan uygulamacı; Uzun İhsan Efendi ise kuramcıdır. Yaşam ve hayal arasındaki tercih bu biçimde romanın felsefi yapısı içerisine yerleştirilmiş olur. Bu açıdan bakıldığında yazarın öncelediği durum da heyecanın kaybolduğu dünyada hayal ederek macerayı var etmektir.

İhsan Oktay Anar’ın kurgularındaki çoksesli ve metinler arası yapının incelenmesi gerek bir yönü de dile dairdir. Anlatının temel taşı olan dildeki radikal sapmalar oluşturduğu bütünün de türlerin olağan özelliklerden farklı özellikler göstermesinin nedenlerinden biridir. Metinlerarasılığı ve postmodern özellikleri tanımlamak için kullanılan parodi, pastiş, alıntı, gönderge, ironi gibi kavramlar da dilin kullanılma biçimi ile ilgili durumlardır. İhsan Oktay Anar’ın romanlarının karakteristiğini oluşturan dil yapısı, “alt kültüre mensup birtakım nakilcilerden ve meddah anlatıcılardan, bu anlatıcılara özgü dil ve söyleyiş tarzına, klişe yer ve kişi betimlemelerinden gizemli sayılara ve objelere, ayna ve rüya gibi motiflere kadar çeşitlilik gösterir. Ancak Anar, tüm bu geleneksel anlatma formlarında ve figürlerinde birtakım değişiklikler yaparak hem okuru bilinenlere karşı yabancılaştırır, hem tarihsel olana yeni yorumlar getirerek bilinenler hakkında okuru kuşkuya düşürür, hem de çağdaş romancılar tarafından küçümsenen bu anlatım tarzına yeni açılımlar ve bakış açıları kazandırarak farklı ama özgün bir anlatım modeli üretir” (Gündüz, 2016: 1872).

“Rendekâr doğru mu söylüyor? Düşünüyorum, o halde varım. Oldukça makul. Fakat bundan tam tersi bir sonuç da çıkar. Var olmadığım bir düş olduğum sonucu da çıkar. Düşünen bir adamı düşünüyorum düşündüğümü bildiğim için ben varım düşündüğünü bildiğim için düşlediğim bu adamın da var olduğunu biliyorum. Böylece o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın da beni düşlediğini düşlüyorum. Öyleyse gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek ben ise bir düş oluyorum.” Kapı kırıldığında Uzun İhsan Efendi kitabı kapadı. Az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları geçirdi: Dünya bir düştür. Evet, dünya… Ah! Evet, dünya bir masaldır.(P.K.A Arka kapak)” Tevrat’tan alınmış ve şeytanın kibrini ifade eden bir başka alıntı bulunur: “Ey parlak yıldız, seherin oğlu, Göklerden nasıl da düştün! Ey ulusları ezip geçen, nasıl da yere yıkıldın!İçinden, “Göklere çıkacağım” dedin, “Tahtımı Tanrı’nın yıldızlarından daha yükseğe koyacağım; İlahların toplandığı dağda, Safon’un doruğunda oturacağım. Bulutların üstüne çıkacak, Kendimi Yüceler Yücesi’yle eşit kılacağım.” (Yeşeya 14: 12-14)

KAYNAKÇA

ANAR, İhsan, Oktay (1995), “Puslu Kıtalar Atlası”, İstanbul, İletişim Yay.

GÜNDÜZ, Osman (2010), Geleneksel Anlatma Formlarından Çağdaş Romana Aktarımlar Ya da İhsan Oktay Anar’ın Romanlarında Postmodern Anlatıcı Profilleri, II. Uluslararası Türk Dünyası Kültür Kongresi, 19-25 Nisan.

ECEVİT, Yıldız (2009), “Türk Romanında Postmodernist Açılımlar” İstanbul, İletişim Yay.

ECO, Umberto (1992) “Açık Yapıt”, İstanbul, Can Yayınevi.

GÜNDÜZ, Osman (2010), Metinlerarasılık Bağlamında İhsan Oktay Anar Romanlarının Geleneksel Anlatı Türleriyle İlişkisi, II. Uluslararası Türk Dünyası Kültür Kongresi, 19-25 Nisan.

GÜNDÜZ, Osman (2016), İhsan Oktay Anar’ın Kurgu Dünyası, Grafiker Yay., 2. Baskı Ankara.

HÜKÜM, Muhammed, İhsan Oktay Anar’ın “Puslu Kıtalar Atlası” Romanının Metinlerarası ilişkiler Açısından Değerlendirilmesi.

Bizi Takip Edin❤️

Diyariedebiyat.com ailesi olarak sunduğumuz paylaşım ve içerikleri yakından takip etmek için sosyal medyada bizi takip edin.

📌İnstagram hesabımızı takip etmek için tıklayın.

📌Facebook grubumuza katılmak için tıklayınız.

Yıldız vermeyi unutmayın 😉
[Total: 0 Average: 0]
Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.