Edebiyat ve Toplum İlişkisi

Edebiyat ilhamını toplumdan alır ve yine topluma aktarır. Bir toplumun ruhu ne kadar özgür, yaşadığı çevre güzel ve tabii olursa, aynı zamanda sanat da bu ortamdan esinlenirse o toplumun yarattığı edebiyat da bir o kadar millî olur.

Edebiyat ve Toplum İlişkisi
A+
A-
29.10.2023
670

Yazının kullanılmadığı dönemlerde, ilk insanlar mağara duvarlarına çizdikleri resimlerle birbirlerine haber veriyor veya yaptıkları işleri anlatıyorlardı. Bu açıdan bakıldığında o insanların hayatlarında güzel sanatlardan resmin önemli bir yeri olması, buna paralel olarak edebiyatın da insan hayatında etkili olduğunu göstermektedir.

Edebiyat ilhamını toplumdan alır ve yine topluma aktarır. Bir toplumun ruhu ne kadar özgür, yaşadığı çevre güzel ve tabii olursa, aynı zamanda sanat da bu ortamdan esinlenirse o toplumun yarattığı edebiyat da bir o kadar millî olur. Böyle bir toplumda yaşayan her insan, elde ettiği millîlik vasfı ile milletine ait değerleri sözlü veya yazılı olarak dile getirir.

Edebiyatçı, toplumdan ve toplum hayatını etkileyen olaylardan bağımsız yaşayamaz. Bu nedenle eserlerinde bir şekilde toplum hayatından izler bulmak mümkündür. Halkı anlayan, onların duygu ve düşüncelerini yansıtan edebiyatçı, toplum tarafından kabul görür ve o edebiyatçının eserleri kalıcı olur.

Edebiyatı kendine iş ve meslek alanı olarak kabul eden birinin sanatını sürdürmesi ve toplumdaki yerini alabilmesi için hayata bağlı olması, hayatı bütün yönleriyle anlaması gerekmektedir. Hayattan kopmuş bir edebiyatçının edebiyatçı olması ve bu alanda topluma yararlı eserler vermesi mümkün değildir.

Örneğin Lale devri olarak adlandırılan dönemin ünlü şairlerinden Nedîm, yaşadığı devrin sorunlarını en gerçekçi ve edebî değer taşıyacak bir biçimde çizer. Tanzimat Edebiyatı Dönemi yazarları, romancıları ve tiyatrocuları daima toplumun sorunlarını dile getiren eserleri kaleme alırlar.

Tanzimat edebiyatı eserlerinde bir yandan toplumdaki aksaklıklar dile getirilirken diğer yandan Batı hayranlığı daha belirgin bir hâl almıştır. Toplumdaki bu çatışmalarla birlikte toplum hayatında önemli ölçüde sosyal değişimler meydana gelmiştir.

Örneğin, Yakup Kadri, Kiralık Konak’ta bir ailenin yok oluşu etrafında ülkede yaşanan sosyal ve siyasal değişiklikleri aktarmıştır. Anadolu 1920’den sonra “temizliğin, samimiyetin ve bozulmamışlığın” sembolü olarak kullanılır. Sodom ve Gomore ile Sözde Kızlar’da Anadolu, İstanbul’un bozulan ortamıyla kıyaslandığında yaşanabilecek saf ve temiz vatandır.

Bizi Takip Edin

Diyariedebiyat.com ailesi olarak sunduğumuz paylaşım ve içerikleri yakından takip etmek için sosyal medyada bizi takip edin.

📌Facebook grubumuza katılmak için tıklayınız.

📌Telegram grubumuza katılmak için tıklayınız.

📌İnstagram hesabımızı takip etmek için tıklayın.

📌Twitter takip için tıklayınız.

Yıldız vermeyi unutmayın 😉
[Total: 0 Average: 0]
Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.