Edebiyatın Din ve Tarih İlişkisi
Kısaca edebiyatın pek çok bilimle ilişkisi olduğu gibi dinle de ilişkisi vardır. Gerek içerik gerek söz varlığı olarak din, edebî eserleri etkilemiştir. Aynı zamanda dinî eserler de …
İçindekiler
Edebiyatın Din ve Tarihle İlişkisi Nedir?
Edebiyat ve Din
Eski toplumlardan günümüze gelinceye kadar edebiyat ile din arasında sürekli bağlar kurulmuştur. Edebî eserler her zaman için inançları ve dini ritüelleri bir mesele olarak ele almıştır. Kimi zaman edebiyat dinin hizmetine dâhil olmuş ve onu yücelten bir dili kuşanmıştır. Kimi zaman dini ritüellerin temsili, aktarılması ve tanıtılması açısından işlev üstlenen edebiyat, kimi zaman dinî, inançları ve dini ritüelleri eleştirmiştir. Ancak edebiyat ile din bir şekilde ilişkili olmuştur. “Edebiyat ile dini yan yana getiren şey elbette her şeyden önce bir ‘insan olmak’la bağlantılıdır. Edebiyat da, din de insan için vardır, edebiyatta da, dinde de insan merkezdedir. Edebiyat insanın ‘estetik’ beğenilerini yükseltir, din ise ‘etik’ alanına müdahale eder. Toplumun oluşması için olmazsa olmaz olan insan, edebiyatın da, dinin de kaynağını teşkil eder” (Sarı, 2014: 39).
Edebiyat ve din ilişkisinin bir başka boyutu ise dinlerin edebiyatın oluşumundaki rol ve katkılarıdır. Din bir inanç kümesi olmasının yanında aynı zamanda sanatların ve edebiyatların kaynakları arasında yer alabilmektedir. Din, bir atmosfer ve yaşama ortamı kurarak sanatkârın ve edebiyatçının genel zihniyetine katkı sağlar. Din toplumsal bir kurum olması yönüyle edebiyatı içerebilmektedir aynı zamanda. Bu anlamda edebiyat ile din arasında farklı toplumsal ilişkiler kurulabilir. Edebiyat sosyolojisi, din-edebiyat ilişkisinin değişik yönlerine eğilebilir.
Din kendi kavramlarını, hayata bakışını edebiyata taşır. Din ile birlikte edebiyatın hem içeriği hem de şekli değişebilir. Örneğin dinî anlayış, bir nazım birimi naat (Hz. Muhammed’in niteliklerini övmek, ondan şefaat dilemek amacıyla yazılan kaside) olarak bazen de eserin içeriğinde karşımıza çıkar, Yunus Emre’nin “Çağırayım Mevlam Seni” şiirindeki gibi.
İslamlaşmayla birlikte edebiyat ve din ilişkisi daha zengin bir mahiyet kazanmıştır. Nitekim Türkler, İslamlaşma sürecinde tabii bir kültür değişimi yaşamış, yeni bir estetik anlayış içerisinde kendilerini bulmuşlardır. Bu estetik anlayış, dünya görüşünde, yaratılış anlayışında, hayat ve varlık tasavvurunda kendini göstermiştir. Bütün bunlar, içine girilen yeni dil havzası içerisinde yeni edebî eserlerin hayat bulmasını sağlamıştır.
Kısaca edebiyatın pek çok bilimle ilişkisi olduğu gibi dinle de ilişkisi vardır. Gerek içerik gerek söz varlığı olarak din, edebî eserleri etkilemiştir. Aynı zamanda dinî eserler de edebiyattan büyük ölçüde yararlanmıştır.
Dinî hayat, edebî dönemleri belirleyen etkenlerden biridir. Edebiyatın dinî hayata, dinî hayatın da edebiyata ve dile etkisi vardır.
Edebiyat ve Tarih
Tarihî olayların edebiyat üzerinde etkisi büyüktür. Edebî eserleri yazıldığı dönemin tarihi bilinmeden tam olarak anlayabilmek ve yorumlayabilmek mümkün değildir. Ancak sanatçının, tarihî bilgileri aynen kullanmak zorunda olmadığı; gelecekte tarih kavramlarını kullanmak ve olay örgüsünü istedi gibi düzenlemek bakımından özgür olduğu unutulmamalıdır. Bütün bu farklılıklara rağmen tarih ile edebiyat tarihi arasında çok sıkı bir ilişki vardır.
Edebiyat, içeriğinde tarihî unsurlar barındıran bir sanattır. Yaşanan olaylar, savaşlar, afetler, yenilgiler toplumun bir bireyi olan yazarları da etkiler. Yazar duyduğunu, gördüğünü, yaşadıklarını sanatsal bir gerçeklikle yeniden yorumlayarak anlatır. Örneğin Çanakkale Savaşı, Mehmet
Akif’in dizelerinde “Çanakkale Şehitlerine” destanı olarak yer bulur. Osmanlı Kuruluş Dönemi, Kemal Tahir’de “Devlet Ana”, Tarık Buğra’da “Osmancık” olarak yeniden hayat bulur. Abdülhak Şinasi Hisar’ın “Fehim Bey ve Biz” adlı romanının kahramanı Fehim Bey’i incelerken Cumhuriyet döneminin sanat anlayışı her zaman göz önünde olmalıdır.
Geçmiş zamanlara ait bir edebî eseri layıkıyla ve tarihî manâsıyla anlamak için, önce o devrin genel hayatını, yaşayış ve düşünüş tarzlarını, o devir insanlarının hayat ve evren hakkında neler bildiklerini öğrenmemiz gerekir. Demek oluyor ki edebiyat tarihi, bir milletin coğrafi çevresini, din, hukuk, ahlak, iktisat, güzel sanatlar gibi kurumlarını ve siyasi hayatını genel yapısıyla gösteren medeniyet tarihinin ya da genel ve yaygın anlamıyla “tarih”in çerçevesi içinde incelenmelidir. Filoloji yani “Lisaniyat” ve tarih üzerine dayanmadan edebiyat tarihi meydana getirilemez. (Ord. Prof. Dr. Fuad KÖPRÜLÜ, Türk Edebiyatı Tarihi)
Edebiyat tarihi ve genel tarih birbirini tamamlar. Birtakım yöntemsel farklılıklar bu gerçeği değiştirmez. Bir ulusun geçmişteki duygu, düşünce ve kültür hayatını yansıtan uygarlık tarihi, genel tarihin önemli bir koludur. Aynı amaca hizmet eden edebiyat tarihleri, tarihçilerin başvuracağı önemli kaynaklardan biri sayılmaktadır. Bazı edebî eserler, tarihi aydınlatma bakımından büyük önem taşır.
Tarih öncesi dönemleri aydınlatmada kaynak görevi gören “destanlar”; siyasal, sosyal ve ekonomik hayat hakkında bilgiler veren “gazavatnâme, seyehatname, sefaretname, siyasetname, hatıra ve tezkireler” tarih araştırmalarında başvurulacak kaynaklardır. Örneğin bir edebî eser olan Evliya Çelebi’nin “Seyahatname“si, tarihçiler için de önemli bir kaynaktır. Toplumların ilk edebî ürünleri olan destanlar da tarih bilimi için önemli kaynaklar arasında yer alır. “Yaratılış, Göç, Ergenekon, İlyada ve Odysseia, Şehname, Kalevela” gibi destanlar incelenerek toplumların yaşamları, kültürleri, inançları hakkında bilgiler edinilir.
Örneğin Oğuz Kağan Destanı’nı incelerken o dönemin tarihi ile ilgili önemli bilgilere ulaşılır. “Göktürk Yazıtları”na bakarak biz o dönemin yaşam anlayışını, şartlarını, savaşlarını ve mücadelelerini de görürüz. Yani edebî eser bir anlamda tarihî belge niteliğindedir. Tarihin önemli kaynaklarından biridir. Bu eserler, iki bilim dalı için vazgeçilmez kaynaklardır.
Kısaca insan yaşamını konu alan ve dili bir araç olarak kullanan edebiyatın tarih, felsefe, coğrafya, psikoloji, psikiyatri, sosyoloji gibi bilimlerle ilişkisi vardır.
Edebiyat tarihten yararlandığı gibi tarih de edebiyattan yararlanır. Tarihî gerçeklik, edebî metinlerde yeniden yorumlanır.
Bizi Takip Edin
Diyariedebiyat.com ailesi olarak sunduğumuz paylaşım ve içerikleri yakından takip etmek için sosyal medyada bizi takip edin.
- Facebook grubumuza katılmak için tıklayınız.
- Telegram grubumuza katılmak için tıklayınız.
- İnstagram hesabımızı takip etmek için tıklayın.
- Twitter takip için tıklayınız.