Âkif’in Vefatının 86. Yıl Dönümü

Ve Âkif, bizim yorgun ve ümitsiz gençliğimize ebedî hayat sırrını fısıldadı: “Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar…’‘

İnsanlar vardır arkasında toz bırakır, insanlar vardır; geride söz bırakır, söylenir yüzlerce yıl, dolanır ağızlarda ve insanlar vardır “iz” bırakır; her vakit hasretle, minnetle ve rahmetle anılır. Bugün bildiğiniz üzere, Âkif’in vefatının 86. Yıl dönümü…

Akif’i okumaya başlayıp da sevmeyen öğrenciye hiç rastlamadım. Onu okudukça seven öğrencilerimiz beni çok mutlu ettiler. Âkif’le ilgili neler bildiklerini sorduğumuzda aldığım cevap; onun İstiklâl Marşı’nın yazarı olduğuydu. Kahraman Ordumuza yazdığı marş ile gönlümüze yerleşmiş en çok da Âkif…

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;

Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.

O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;

O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!

Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?

Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,

Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl.

İstiklâl şairimiz Mehmet Âkif Ersoy; bir şair, yazar ve mücadele adamı olmanın ötesinde aynı zamanda bir düşünürdür. Vatanını, dinini, milletini her şeyden üstün tutar. Âkif’le aynı dönemde yaşamasak da, onu anlayabilmemiz için onun gibi hissetmeyi, düşünmeyi başarmamız gerekir. Bunun için de yaşadığı dönemi okuyup anlamalıyız. Mehmet Âkif hayatında yaşadığı zorluklara rağmen asla pes etmemiş, azmetmiş ve başarmıştır. Ümitsizliğe düşmemiştir.

“Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak…

Alçak bir ölüm varsa, eminim, budur ancak.

Dünyada inanmam, hani görsem de gözümle

İmanı olan kimse gebermez bu ölümle.

Ey dipdiri meyyit, ‘İki el bir baş içindir.’

Davransana… Eller de senin, baş da senindir!

His yok, hareket yok, acı yok… Leş mi kesildin?

Hayret veriyorsun bana… Sen böyle değildin.

Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?

Kendin mi senin, yoksa ümidin mi yüreksiz?

Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın?

Esbabı elinden atarak ye’se yapıştın!

“İman ettiğin gibi dosdoğru ol.” emrine uyan dosdoğru insandır.

İstiklâl Marşı’nda da Türk milletine;

“Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın.

Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.

Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakk’ın.

Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın”

diyerek ne pahasına olursa olsun yurdumuza düşmanların girmeyeceğini söylemiştir. Allah’ın, Kuran’ı Kerim’de Müslümanlara vaat ettiği günlerin en kısa süre de geleceğine olan inancını belirtmiştir. Tam bir dava adamıdır. Türk milletine hediye ettiği İstiklâl Marşı’nı tüm şiirlerini birleştirdiği Safahat adlı eserine almaması; milletine ne kadar değer verdiğinin en büyük kanıtıdır. İstiklâl Marşı ile ilgili duygularını; “O günler ne samimi ne heyecanlı günlerdi. O şiir o milletin, o günkü heyecanının bunalan ruhların ıstıraplar içinde kurtuluş dakikalarının beklendiği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin kıymetli bir hatırasıdır. O marş bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri yaşamak lâzım. O marş artık benim değildir, milletimindir. Benim milletime karşı en kıymetli hediyem budur.” şeklinde ifade etmiştir.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl;

Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.

Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:

Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;

Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl!

KAYNAKÇA:

Burdur Mehmet Akif Ersoy Uygulama ve Araştırma Merkezi Kurumsal İletişim Uygulama ve Araştırma Merkezi, ANADOLU MEKTEBI, MEHMET AKİF OKUMALARI “AKİF’İ ANMAK ASIM’I YAŞAMAK” BILDIRILER KITABI.

Bizi Takip Edin❤️

Diyariedebiyat.com ailesi olarak sunduğumuz paylaşım ve içerikleri yakından takip etmek için sosyal medyada bizi takip edin.

📌İnstagram hesabımızı takip etmek için tıklayın.

📌Facebook grubumuza katılmak için tıklayınız.