EKSPRESYONİZM / DIŞAVURUMCULUK

Ekspresyonizm/Dışavurumculuk, Ekspresyonizm ne demektir? Ekspresyonizm akımının doğup geliştiği ortam, özellikleri, ekspresyonizm temsilcileri

EKSPRESYONİZM / DIŞAVURUMCULUK
A+
A-
27.09.2023
2.747

Ekspresyonizm (Dışavurumculuk) Nedir?

Ekspresyonizm; XX. yüzyılın başında sanatkârın kedi iç dünyasını gözlemlemek suretiyle elde ettiği gerçeği açığa çıkarmasını dışa vurmasını esas alan, bireyselci bir sanat/edebiyat akımıdır. Ekspresyonizm kavramının tam olarak ne zaman ve nasıl ortaya çıktığı tam olarak bilinmese de ekspresyonizm kavramı ve akımının kamuoyuna mal olması 1910’lu yıllarda; yaygınlaşması ise 1916’lara rastlar. Akım 1925’lere kadar varlığını sürdürmüştür.

Ekspresyonizm Akımının Doğup Geliştiği Ortam

Birinci dünya savaşından sonra, empresyonizme tepki olarak doğmuş, Alman sinemasında uygulanmıştır. Çevremizi saran evrene ve dünyaya karşı ilgisiz görünen bu akım, insanın iç dünyasını ve bütün duygularını en gizli ve çıplak yönleriyle, olduğu gibi anlatır. Gerçekler her insana göre değişik olduğu için önemli olanı sanatçının kişiliğini ve gerçekleri kendine göre dile getirmesidir.

Ekspresyonizm, bunalan Avrupa’nın yeni arayışlarından birisidir. Ekspresyonistler mevcut bütün sorunlara çözüm olarak “yeni insan“ı önermişler ve bu yeni insanın yaratılmasında yol gösterebilecek beş şahsiyeti model olarak benimsemişlerdir:

  • Hz. İsa
  • Darwin
  • Nietzsche
  • Marks
  • Freud

Ekspresyonizm, bir tepki hareketidir. Sanatı bilimsel kadercilik veya görünenle sınırlayan natüralizmden an’ın geçici izlenimlerini esas alan empresyonizme; Sanayi Çağının anlamsızlaştırdığı veya bütünüyle maddîleştirdiği hayattan burjuva ahlâkına; savaşın getirdiği yıkımlardan ekonomik dengesizliklere kadar, içinde yaşanılan hayatın bütün değer ve müesseselerine yöneltilen bir tepki hareketi. Bir başka ifadeyle yalnızlaşan aydın insanın ruh çığlığıdır.

Ekspresyonizmin İlke ve Nitelikleri

Güzel sanat dallarının hemen hepsinde yankı ve ifadesini bulan ekspresyonizmin belli başlı ilke ve niteliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:

  • 1-İç Gerçeği Esas Alma:

Gerçek, başka bir yerde değil, sanatkârın içinde veya ruhunda gizlidir. Yani nesnel değil, öznel ve içseldir. Bu sebeple ekspresyonizm, dış dünyanın veya idealar dünyasının gerçeğini değil, sanatkârın kendi iç dünyasındaki gerçeğini esas alır. O zaman sanatın veya sanatkârın biricik amacı, zaman ve mekân sınırlarını aşıp iç gerçekliği ifade etmektir. Bu da, doğal olarak soyutlama ve simgelemenin kapısını bize aralayarak dış gerçeğin bozulmasını beraberinde getirir. Zira “Dışarıdan görünen gerçek özgün olamaz. Gerçek bizim tarafımızdan yaratılmalıdır. Nesnenin anlamı onun görüntüsünün arkasında saklıdır. Bir olaya inanarak, onu düşleyerek ya da belgeleyerek doyuma eremeyiz. Verilmesi gereken dünyanın görüntüsünün arınmış, lekesiz bir yansımasıdır. Bu da yalnız kendi içimizde bulunmaktadır.” (Richard,1991, s.10)

  • 2İç Gözlem ve Dışavurumu Önemseme:

Ekspresyonist, dış dünyada bulamadığı mutluluğu kendi iç dünyasında arayan ve bulduklarıyla dış dünyayı değiştirmek isteyen bir insandır. Sanatkâr, kendi iç gerçekliğini, sanatın imkânları dâhilinde dışa yansıtır. Ama onlar için güzel ve gerçek, başka gözlerin gördüğü ve başka akılların kabul ettiği değildir. Kısacası ekspresyonizme göre sanat, sanatkârın duygularını, sezgilerini, izlenimlerini ve düşüncelerini açığa çıkarması veya gözler önüne sermesini esas alan, dışavurumcu estetik bir faaliyetidir.

  • 3- Bireysellik ve Soyutlama:

Gerçeği, sanatkârın iç dünyasında bulan, bu sebeple iç gözlem üzerinde yoğunlaşan ekspresyonizm, doğal olarak bütünüyle ferdiyetçidir. Bu noktada insanı içinde yaşadığı toplumdan; hatta kendisinden bile soyutlar. Geriye sadece iç ben/ruh kalır.

  • 4- Sanat/Edebiyata Fayda işlevi Yükleme:

Yeni bir insan, yeni bir dünya peşinde ve amacında olan ekspresyonistler, faydalı ve eğitici bir sanat anlayışına sahiptirler. Amaçları okuyucuyu eğlendirmek veya estetik haz vermek değil, onu sarsarak ve şaşırtarak içinde bulunduğu uyuşukluktan kurtarmak ve değiştirmektir. Onlara göre; okuyucu, içinde bulunduğu zamanın çarpıklıklarını görsün, geleceğin belirsizliğini fark ederek kendini yeniden inşa etmelidir.

  • 5- Dilde Yeni Bir Söyleyiş Arayışı:

Kendilerine has bir dil ve üslûp geliştirmişlerdir. Kendilerinden öncekilerden çok daha zengin bir kelime hazinesinden faydalanmış, çok daha değişik dil imkânlarını denemiş ve bir ölçüde dili yenilemişlerdir. Arkasında karanlık ve bedbin bir dünya görüşüne sahip sanatkâr ruhunun isyanı bulunan çığlık, toplumun içinde bulunduğu olumsuz duruma karşı yöneltilmiştir.

NOT:

Şiir ve tiyatro türlerinde dikkati çeken ekspresyonizm, toplumun gerçeklerine sırt çevirmiş olması sebebiyle pek başarılı olamamıştır. Meselâ acımasız parodiler, karikatürü aşan abartılar, kaba saptırmalarla dolu tiyatro eserleri, pek itibar görmemiştir. Kısacası; Birinci Dünya Savaşı kuşağı olan ekspresyonistler, ne savaşın problemlerini çözme ne yeni insanı gerçekleştirme ne yeni ve güçlü bir estetik program ortaya koyma ve ne de bu çerçevede güçlü eserler verme konularında yeterince başarılı olabilmişlerdir.

EKSPRESYONİSTLER VE ESERLERİ

Adı geçen sanatkârlar ve eserleri, sadece bu akım sınırları içindedir şeklinde anlaşılmamalıdır.

  • Heinrich Mann (1875-1955): Alman yazar: Bir Aile ‹çinde, Tembeller Ülkesinde, İmparator, Üç Dakikanın Romanı, Kapının Önünde Yürüyüş, Kavallar ve Hançerler, Kral Dördüncü Henri’nin Gençliği, Kral Dördüncü Henri’nin Sonu.
  • Alfred Döblin (1878-1957): Alman yazar: Kara Perde, Üç Sıçrayış, Dağlar Denizler ve Devler, Berlin Alexanderplatz.
  • James Joyce (1882-1941): İrlandaı yazar: Dubliners (hikâye), Sürgünler, Ulysses (roman), Oda Musikisi, Sürgünler, Finnegan’ın Uykusuzluğu.
  • Franz Kafka (1883-1924): Avusturyalı yazar. Eserleri: Dava, Açlık Şampiyonu, Şato, Amerika, Çin Seddi, Değişim, Ceza Sömürgesi.
  • Ernst Weiss: (1884-1940): Avusturyalı yazar: Kadırga, Zincirlenmiş Hayvanlar, İnsan İnsana Karşı, Nahar, Görgü Tanığı, Cezaevi Hakimi, Aristokrat, Kadın Avcısı.
  • Hugo Ball (1886-1927): Alman yazar ve şairi: Fiametti ya da Fakirlerin Züppeliği Hakkında, Delişmen Tenderenda (roman).
  • Arp Hans (1887-1966): Alman ressam, heykeltıraş ve şairi: Boşlukta Lekeler, Gam Telaşı, Nefes, Havanın Yurdu (şiir), Yapraksız Günler (şiir, deneme, anı).
  • Eugene Gladstone O’Neill (1888-1953): Ünlü Amerikan tiyatro yazarı: İmparator Jones, Kıllı Goril, Şairin Ruhu, Anna Christie, Kara Ağaçlar Altında,Sonu Gelmeyen Günler, Araya Giren Garip Oyun, Yağ, İp, Altın, Milyonlarca Mark, Ay Herkese Gülümser.

Ekspresyonist bir şiir örneği:

İŞSİZ
Kimse iş vermedi bize
Elleri cebinde
Asık bir suratla
Açıkta yaşıyoruz
Titriyoruz ısıtılmamış odalarda
Yalnız kuru bir yel var şimdi
Sabanların atılı durduğu
Sürülmemiş boş tarlalarda
Bu ülkede iki erkeğe bir cigara;
İki kadına yarım bardak bira düşecek
Kimse işe vermedi bu ülkede bize
Yaşamamız hoş karşılanmıyor
Ölümümüz anılmıyor Times gazetesinde
(T. S. Eliot, ÇEv. Osman Türkay)

Bizi Takip Edin

Diyariedebiyat.com ailesi olarak sunduğumuz paylaşım ve içerikleri yakından takip etmek için sosyal medyada bizi takip edin.

📌Facebook grubumuza katılmak için tıklayınız.

📌Telegram grubumuza katılmak için tıklayınız.

📌İnstagram hesabımızı takip etmek için tıklayın.

📌Twitter takip için tıklayınız.

Yıldız vermeyi unutmayın 😉
[Total: 0 Average: 0]
Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni
YORUMLAR