Şiir

Duygu, düşünce ve hayallerin genellikle ölçülü, uyaklı dizeler hâlinde anlatılan şekline şiir (nazım) denir. Şiir, edebi türlerin en eskidir. Şiir; zengin imgelerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî türdür.

Şiir
A+
A-
24.11.2021
2.668

Şiir Nedir?

Duygu, düşünce ve hayallerin genellikle ölçülü, uyaklı dizeler hâlinde anlatılan şekline şiir (nazım) denir. Şiir, edebi türlerin en eskidir. Şiir; zengin imgelerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan edebî türdür. Şiir düş gücüne, imgeye dayanır. İnsanın duygu dünyasına seslenir, insanda coşku uyandırır. Şiirde; çağrışımimge ve sezgi  önemli bir yer tutar. Şiir dilinde ahenk ve etkileyicilik ön plandadır.

Şiirde, günlük dildeki sözcüklere farklı ve özel anlamlar verilir. Duygular, düşünceler, hayaller, gözlemler sembollerden ve söz sanatlarından yararlanılarak anlatılır. Bazı şiirler kafiye ve ölçüye göre yazılır, bazıları ise biçim bakımından serbesttir. Ancak her ölçülü ve uyaklı metin şiir değildir, şiirin duygu yoğunluğuna (lirizme) dayanması gerekir. Her şiir oluştuğu dönemden izler taşır. Şair; yaşadığı dönemin sosyal ve siyasal olaylarını, kültürünü, inançlarını, sanat zevkini şiire yansıtır.

Şiirin Özellikleri

  • Şiir, düş gücüne, imgeye dayanır.
  • Şiir, insanın duygularına seslenir.
  • Şiir, insanda coşku uyandırır.
  • Şiirde çağrışım, sezgi, ve imge önemlidir.
  • Şiirde ahenkli ve etkili bir söyleyiş önemlidir.

Şiirde Tema: Şiirin tamamına hâkim olan, şiirin içeriğini oluşturan ve okuyucuya iletilmek istenen ana duyguya tema denir. Tema genel ve soyuttur. Şiirlerde en çok kullanılan temalar şunlardır: aşk, yalnızlık, sevgi, özlem, mutluluk, ölüm, gurbet, arkadaşlık, hüzün vb.

Örnek:

“Saçında çoğalmış aklar
Soluk bir çizgi dudaklar
Neden bu çökük yanaklar
Üstünden yaşlar akıyor.”
Yandaki dörtlüğün teması “yaşlılık”tır.

Şiir Dili: Şiir dili, günlük konuşma dilinden farklıdır. Çünkü insanın hayalleri sınırsız, bunları ifade edecek kelime sayısı ise sınırlıdır. Şairler, sözcüklere yeni anlamlar yükleyerek benzetmelere, mecazlara, imgelere yer vererek anlam derinliği oluşturmaya çalışırlar.

İmge, şairin dış dünyadaki nesneler arasında değişik bağlantılar kurmasıdır. Bu, soyut ve özgündür. Özgün olduğu için yoruma açıktır. Örtük ileti, imgeler aracılığıyla verilir.

Şiir ve Gelenek

Şiir geleneği; ortak zevk ve dil anlayışına sahip şairlerin ortak şekil özelliklerini, ahenk unsurlarını, imge ve temaları kullanarak oluşturduğu şiir anlayışıdır. Şairler kendilerinden önce oluşan bu gelenekten az ya da çok etkilenir, oluşturdukları şiir anlayışıyla kendilerinden sonra gelen şairleri etkiler. Şiirin ahenk unsurları, ses yapısı, söyleyiş özellikleri gelenekten etkilenir. Aynı dönemde eser veren şairler, dönemin geleneğinden farklı ölçüde yararlanabilir.

Her şiir oluştuğu dönemden izler taşır. Şair yaşadığı dönemin sosyal ve siyasal olaylarını, kültürünü, inançlarını, sanat zevkini yazdığı şiirlere yansıtır. Şairler kendilerinden önce oluşan bu gelenekten az ya da çok etkilenir. Şairler oluşturdukları bu bu şiir anlayışıyla kendilerinden sonra gelen şairleri etkiler.

Türk şiirinde dört tür gelenekten bahsedilebilir.

  1. Destan Geleneği: İslamiyet öncesi dönemde ortaya çıkan, genellikle savaş ve kahramanlık konulu şiirler bu geleneği oluşturur. Genellikle bu geleneğe bağlı olan destanlarda hece ölçüsü kullanılır.
  1. Halk Şiiri Geleneği: Hece ölçüsüyle, dörtlüklerle ve günlük konuşma diliyle söylenen şiirler bu geleneği oluşturur. Üçe ayrılır: Anonim halk şiiri, aşık tarzı halk şiiri ve dinî-tasavvufi halk şiiri.
  1. Divan Şiiri Geleneği: İslamiyet’in kabulünden sonra Arap ve Fars edebiyatlarının etkisiyle ortaya çıkmıştır. Süslü, sanatlı bir dil kullanılır. Dil, Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalarla yüklüdür. Aruz ölçüsü kullanılır.
  1. Serbest Şiir (Modern Şiir) Geleneği: Bu geleneği oluşturan şiirlerde bent, vezin ve kafiye kurallarına bağlı kalınmaz, belirli bir düzen yoktur.

Türk Edebiyatında Şiir

Türklerde İslamiyet’in kabulünden önceki dönemlerde özellikle dinî törenlerde şiirler söylenmiştir. Bu dönemde şiir söyleyenlere ozan, kam, baksı, şaman gibi adlar verilmiştir. İslamiyet’in kabulünden sonraki dönemde Türk şiiri iki koldan gelişmiştir: divan şiiri ve halk şiiri.

Tanzimat’ın ilanından sonra Batı kültürü ve edebiyatı örnek alınmış, divan şiiri yerini yeni Türk şiirine bırakmaya başlamıştır. Bu dönemde Batı edebiyatından Türk edebiyatına yeni nazım şekilleri girmiştir.

Millî Edebiyat Dönemi’nde yerli ve millî kaynaklara yönelme olmuştur.

Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinde ise gerek nitelik gerekse eser sayısı açısından büyük bir gelişme yaşanmıştır.

Şiir Türleri

1- Pastoral Şiir

Kır yaşantısının ele alındığı, çobanların aşk ve yaşayışlarının anlatıldığı metinlere pastoral metin denir.

Pastoral şiir ve manzumelerin, bir kişinin ağzından dile getirilenlerine idil, diyalog biçiminde olanlarına eglog denir. Eglog biçimindeki pastoral şiirlere Türk edebiyatında fazla rastlanmaz. İdil ve eglog biçimindeki pastoral manzumelerin kökenleri, eski Yunan ve Latin şiirine dayanır.

Abdülhak Hamit Tarhan’ın “Sahra” eseri, edebiyatımızda bu türün ilk örneği sayılır. Kemalettin Kamu (Bin­göl Çobanları), Faruk Nafiz Çamlıbel (Çoban Çeşme­si) diğer örnekleridir.

Pastoral Şiir Örneği
Abdülhak Hamit Tarhan “Sahra”
Bir zamanlar karargahım idi
Bedeviler gibi beyabanlar;
Buna mucib de iştibahım idi;
Nasıl imrar-ı vakt eder anlar.
Belde halkında görmedin hayfa
Gördüğün ünsü ehl-i vahşette!
Bedevîler sukûn u rahatte;
Sürdüğü daima ganemle sefâ.
Beledî muttasıl esir-i cefâ;
İntiâş aleminde zulmetde!
Biri endişeden aman bulmaz;
Biri endişeye zaman bulmaz.
Pastoral şiir örneği
Faruk Nafiz Çamlıbel “Çoban Çeşmesi”

Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,
Ne söyler şu dağa çoban çeşmesi.

Göynünü Şirin’in aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca,
O hızla dağları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi…

O zaman başından aşkındı derdi,
Mermeri oyardı, taşı delerdi.
Kaç yanık yolcuya soğuk su verdi.
Değdi kaç dudağa çoban çeşmesi.

Vefasız Aslı’ya yol gösteren bu,
Kerem’in sazına cevap veren bu,
Kuruyan gözlere yaş gönderen bu…
Sızmadı toprağa çoban çeşmesi.

Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi dağlarda,
Ateşten kızaran bir gül arar da,
Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi,

Ne şair yaş döker, ne aşık ağlar,
Tarihe karıştı eski sevdalar.
Beyhude seslenir, beyhude çağlar,
Bir sola, bir sağa çoban çeşmesi…
Pastoral şiir örneği

2- Lirik Şiir

Lir, bir çalgının adıdır. Eski Yunan’da bu çalgı eşliğinde söylenen şiirlere lirik şiir denmiştir.

“Lirik” kelimesinin sıfat olarak anlamı şudur: Coşkun ve ilhamla dolu. Yani başka bir deyişle bir mısralar dizisi, aslında coşkun ve ilhamla dolu olduğu, lirik bir anlatıma sahip olduğu için şiirdir.

Lirik şiirlerde coşkulu ve bireysel bir anlatım vardır. Bu tür şiirler, düşünceden çok düş gücüne seslenir. Okuyucuyu duygu bakımından derinden etkiler.

Lirik şiirlerde çoğunlukla aşk, yalnızlık, özlem gibi temalar işlenir. Genellikle romantik şiirler olarak anılır.

Lirik Şiir Örneği
Yahya Kemal Beyatlı “Geçmiş Yaz”
Rü’yâ gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle,
Her ânını, her rengini, her şi’rini hazdan.
Hâlâ doludur bahçeler en tatlı sesinle!
Bir gün, bir uzak hâtıra özlersen o yazdan.

Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin:
Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde;
Mehtâb.. İri güller.. Ve senin en güzel aksin..
Velhâsıl o rü’yâ duruyor yerli yerinde!
Lirik şiir örneği
Ahmet Kutsi Tecer “Nerdesin?”
Geceleyin bir ses böler uykumu,
İçim ürpermeyle dolar: – Nerdesin?
Arıyorum yıllar var ki, ben onu,
Aşıkıyım beni çağıran bu sesin.

Bütün sevgileri atıp içimden,
Varlığımı yalnız ona verdim ben.
Elverir ki bir gün bana derinden,
Ta derinden bir gün bana ”Gel” desin
Lirik şiir örneği

3- Satirik Şiir

Bir kimseyi, bir düşünceyi, bir durumu doğrudan ya da dolaylı olarak eleştiren şiir ve manzumeler, satirik şiir denir.

Satirik manzumelerin birçoğunda mizahi ve didaktik ögeler de kullanılır.

Satirik anlatımla oluşturulan metinlere halk edebiyatında taşlama, divan edebiyatında hicviye, modern edebiyatta yergi denmiştir.

Tevfik Fikret “Han-ı Yağma”
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini…

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!

Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…

Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Satirik şiir örneği
Cahit Sıtkı Tarancı “Memleket”
Bir yanda Anadolu bir yanda Rumeli’dir.
Hepsi bizden yolcusu olsun hancısı olsun
Efkar ettiğimiz şey memleketin halidir
Sanmam hemşehrim sanmam bundan acısı olsun

Köylümüz efendimiz tarlasında perişan
İşçimiz kardeşimiz kavgasında perişan
Anam bacımdır bahtı karasında perişan
Hemen Allah cümlemizin yardımcısı olsun

4- Didaktik Şiir

Bilim, sanat, felsefe, ahlak, din vb. alanlarla ilgili bazı kural ve ilkeleri öğretmeyi, bu konularda bilgi vermeyi amaçlayan manzumelere, didaktik şiir denir.

Didaktik şiirler ölçülü, kafiyeli, düz yazıya kolay çevrilebilen duygu yönü zayıf öğretici şiirlerdir.

Didaktik şiirlerde öğüt verme ön plandadır.

Türk edebiyatında Yusuf Has Hacip’in yazmış olduğu “Kutadgu Bilig”, Edip Ahmet’in “Atabetü’l Hakayık”, Âşık Paşa’nın ünlü eseri “Garipname”, Nabi’nin “Hayrabad” ve “Hayriyye” eserleri didaktik şiir türüne örnektir.

Didaktik Şiir Örneği
Ziya Gökalp “Lisan”

Güzel dil Türkçe bize,
Başka dil gece bize.
İstanbul konuşması
En sâf, en ince bize.

Lisanda sayılır öz
Herkesin bildiği söz;
Ma’nâsı anlaşılan
Lûgate atmadan göz.

Uydurma söz yapmayız,
Yapma yola sapmayız,
Didaktik şiir örneği

5- Dramatik Şiir

Monolog ve diyalogları manzum sözlerden oluşan tiyatro eserlerine dramatik şiir denir.

Dramatik Şiir Örneği
Melih Cevdet Anday “Gelinlik Kızın Ölümü”
Salâ verilirken kalktık kahveden,
Cumaydı, yılın en beklemiş günü,
Yemeni gibi üstünde tabutun,
Gölge veren ağaçsız bir gökyüzü.
Kızın babası yanımızda, boyu uzun,
Zayıf, ağzında mırıltılar.
On köylü, iki subay, bir tezkereci er,
Sıralandık ahşap mescidin avlusunda,
Namaz kılmadı adam, ağlamıyordu da,
Alnı bir uzun sabrın kabaran gelgiti,
Sürgün duvarı bekleyişin,
Dünyaya çok yakın bir gece gibi.
Aldık cenazeyi sarsmadan, iğreti
Ve hafif, gözlerimiz yerde,
Kayıp bir tayın izini süreriz sanki.
Dramatik şiir örneği
Yıldız vermeyi unutmayın 😉
[Total: 0 Average: 0]
Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.